İçeriğe geç

Hz isa nın doğumu yılbaşı mı ?

Hz. İsa’nın Doğumu Yılbaşı mı? Bir Hikâyenin İçinde Gerçeği Aramak

Bugün size bir hikâye anlatmak istiyorum. Ne bir masal ne de kuru bir tarih dersi… Bu, inançların, duyguların ve farklı bakış açılarının kesiştiği bir yolculuk. Çünkü “Hz. İsa’nın doğumu yılbaşı mı?” sorusu, aslında sadece bir tarih meselesi değil; insanın anlam arayışına dair bir hikâye…

Bir Akşam, Bir Soru

Kışın en soğuk akşamlarından biriydi. Yağmur, İstanbul’un eski taş sokaklarına sessizce düşüyordu. Esra, elinde sıcacık bir kahveyle pencereden dışarı baktı. Yılbaşı ışıkları çoktan yanmıştı, ama içindeki soru daha da büyüyordu: “Gerçekten Hz. İsa o gece mi doğdu?”

O sırada kapı çaldı. Gökhan gelmişti — onun eski arkadaşı, her şeyi mantıkla açıklamaya çalışan, stratejik zekâsıyla tanınan bir adam. Esra ise kalbiyle dinleyen, hikâyeleri duygularla dokuyan bir insandı. İkisi, aynı sorunun iki farklı yüzüydü.

Gökhan: Mantığın Işığında

“Bak Esra,” dedi Gökhan, bilgisayarını açarak. “Kaynaklara göre, Hz. İsa’nın doğum tarihi aslında 25 Aralık değil. Bu tarih, Roma’da Güneş Tanrısı Mithra’nın doğum günü olarak kutlanırdı. Hristiyanlık yayıldıktan sonra bu tarih, Hz. İsa’nın doğumunu simgeleyen gün olarak kabul edildi. Ama İncil’de tam bir tarih yok.”

Gökhan konuşurken sesi net, tınısı kararlıydı. O, her şeyin ardındaki sistemi çözmeye çalışan bir akla sahipti. Ona göre mesele, duygularla değil, belgelerle açıklanmalıydı. “Yani teknik olarak yılbaşı, Hz. İsa’nın doğum günü değil; sadece sembolik bir gün,” dedi gururla.

Esra: Kalbin Sesiyle

Esra gülümsedi, kahvesinden bir yudum aldı. “Belki öyledir,” dedi yumuşak bir sesle, “ama insanların o günü umutla, sevinçle kutlaması da bir anlam taşımıyor mu? Belki tarih yanlış, ama niyet doğru. O gece bir bebek doğduğunu hatırlıyoruz; sevginin, barışın ve ışığın doğumunu.”

Gökhan, Esra’nın bu cümlesiyle sustu. Çünkü onun bakış açısı, belgelerin ötesindeydi. Kadınların dünyayı anlamlandırma biçiminde olduğu gibi, Esra’nın yaklaşımı da empatiyle doluydu. Tarihin katı duvarlarının arasında bile bir sıcaklık bulabiliyordu.

Birlikte Düşünmek

O gece saat ilerledikçe, sohbet derinleşti. Gökhan mantıklı verilerle, Esra ise duygusal anılarla konuştu. Biri “nasıl”ı, diğeri “neden”i arıyordu. Sonunda fark ettiler ki, bu soru sadece bir takvim meselesi değildi. Bu, insanların anlam arayışına dair bir simgeydi.

“Belki de yılbaşı, Hz. İsa’nın doğduğu gece olmasa bile,” dedi Esra, “her yıl o umudu yeniden doğuruyoruz. İnsanlar bir yılın bitişini değil, yeniden başlamayı kutluyor. Tıpkı O’nun doğumunun, yeni bir umudun başlangıcı olması gibi.”

Gökhan başını salladı. “Yani sen diyorsun ki,” dedi gülümseyerek, “gerçek tarih değil, yaşattığı anlam önemli?” Esra gülümsedi: “Aynen öyle. Çünkü bazı doğumlar takvimle değil, kalple ölçülür.”

Yılbaşı, Bir Hatırlayış Gecesi

Belki Hz. İsa 25 Aralık’ta doğmadı. Belki o tarih, insanlığın anlam yüklediği bir simgeye dönüştü. Ama düşünün: Her yıl o gece, milyonlarca insan birbirine sarılıyor, dilek diliyor, affediyor. Işıklar yanıyor, umutlar tazeleniyor. O halde, o gece sadece bir tarih değil; insanlığın yeniden doğduğu bir an.

Yani belki Hz. İsa’nın doğumu yılbaşı değil, ama yılbaşı onun öğrettiği sevginin yankısı olabilir. Çünkü sevgi, bazen doğumdan bile daha kalıcıdır.

Bir Sorunun Ardında Birlik

Esra o gece pencereye baktı; yağmur durmuştu. Gökhan sessizce kahvesini yudumladı. Ay bulutların arasından göründü. O an ikisi de anladı: Gerçek bazen kitaplarda değil, insanın kalbinde bulunur. Kimimiz hesaplar yapar, kimimiz hikâyeler anlatır, ama hepimiz aynı gökyüzüne bakarız.

Peki sizce? Hz. İsa’nın doğumu yılbaşı mı, yoksa sadece insanlığın hatırladığı bir umut gecesi mi? Belki ikisi de… Belki de önemli olan, hangi tarihte değil, hangi duyguyla yeniden doğduğumuzdur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
ilbet mobil girişprop money